Son yıllarda dünya genelinde artış gösteren chikungunya virüsü, özellikle tropikal ve subtropikal iklimlerde yaşayan insanlar için önemli bir sağlık riski haline gelmiştir. Dengeli bir ekosistem içinde, Aedes cinsi sivrisineklerin aracılığıyla insanlara bulaşan bu virüs, genellikle ciddi eklem ağrıları ve ateşle kendini gösterir. Chikungunya virüsünün adını duyduğunuzda telaşlanmanıza gerek yok; ancak virüsün nerelerde bulunduğunu ve nasıl korunmanız gerektiğini bilmek önemlidir. Yazımızda, chikungunya virüsünün görüldüğü ülkeler, virüsün kendisi ve belirtileri hakkında detaylı bilgiler sunacağız.
Chikungunya virüsü, Aedes aegypti ve Aedes albopictus türü sivrisinekler tarafından taşınan bir virüstür. İlk olarak 1952 yılında Tanzanya’da tanımlanan chikungunya virüsü, isminin kökenini “eğilmek” anlamına gelen bir sözcükten alır; çünkü virüs, enfekte olan bireylerde ciddi eklem ağrılarına sebep olacağından, hastaların çoğunlukla ağrı nedeniyle eğilerek yürümelerine neden olur. Virüs, birkaç gün içinde ateş, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları gibi çeşitli belirtilerle kendini gösterir. Ancak, birçok insan bu geçici belirtilerin yanı sıra, enfeksiyondan aylar veya yıllar sonra bile devam eden kronik eklem ağrıları yaşayabilir.
Chikungunya virüsünün belirtileri genellikle enfeksiyondan sonra 3 ile 7 gün içinde ortaya çıkar. En yaygın belirtiler arasında yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı, kas ağrıları, eklem ağrıları ve döküntüler yer almaktadır. Enfekte olan bireylerin %90’ına kadar ateş oluşabilir. Ateş genellikle 39-40 derece arasında seyreder ve birkaç gün içinde kendiliğinden geçebilir. Eklem ağrıları ise çoğunlukla eller, bilekler, ayaklar ve dizler gibi büyük eklemlerde yoğunlaşır; bu da bireylerin günlük yaşamlarını olumsuz etkiler. Kimi hastalar, belirtiler ilk olarak kaybolduktan sonra birkaç hafta veya ay süresince tekrar eklem ağrısı yaşayabilir.
Chikungunya virüsünün Türkiye'de yayılma riski doğrudan sıcak iklim ve turistik yerlerle ilişkilidir. Özellikle yaz aylarında, Türkiye'nin güney kıyılarındaki otellerde kalan turistler aracılığıyla virüsün ülkeye giriş yapma olasılığı artmaktadır. Son yıllarda, Türkiye'de de bazı chikungunya vakalarına rastlanmıştır, ancak bu vakalar genellikle yurtdışında enfekte olan bireylerin ülkeye dönmesiyle meydana gelmektedir. Sağlık Bilimleri Bakanlığı, virüsün çıkış alanları ve belirtileri hakkında halkı bilgilendirme çabalarını artırmıştır.
Chikungunya virüsünden korunmanın en etkili yolu, Aedes türü sivrisineklerin üremesini önlemektir. Bireylerin dışarıda bulunduğu alanlarda uzun kollu giysiler giymesi, sinek kovucu spreylerin kullanması ve durgun su birikintilerinin önlenmesi gibi basit önlemler alınmalıdır. Eğer bir kişi chikungunya belirtileri gösteriyorsa, mümkünse bir sağlık kuruluşuna başvurmalı ve test yaptırmalıdır.
Chikungunya virüsünün tedavisi yoktur, bu nedenle belirtilerin yönetimi ve destek tedavisi büyük önem taşır. Ağrıları hafifletmek için ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir; ancak, bu durumda kesinlikle doktor tavsiyesi alınmalıdır. Virüs hakkında daha fazla bilgi edinmek ve siyah-beyaz olmasa da bir sağlık profesyoneliyle temas etmek, bireylerin bu virüsü daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. Chikungunya, dünya çapında yaygın hale gelen bir virüs olmasına rağmen, dikkatli ve önleyici adımlar atarak riski azaltmak mümkündür.