ABD’nin önde gelen üniversitelerinden birinde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Mark Johnson, Türk akademisyen Rümeysa Öztürk’ün özgürlük talepleri etrafında bir açlık grevi başlattığını duyurdu. Johnson, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Öztürk’ün yaşadığı hukuksuzlukları ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskıları dile getirerek, bu grevin korunmaya muhtaç seslere bir destek niteliği taşıdığını belirtti. Bu gelişme, hem uluslararası akademik camiada hem de sosyal medyada geniş yankı uyandırdı.
Rümeysa Öztürk, Türkiye'de akademik yaşamını sürdüren genç bir araştırmacıdır. 2020 yılında, Türkiye'deki üniversitelerde yaşanan baskılar nedeniyle çeşitli hak ihlallerine maruz kalmıştır. Öztürk, ifade özgürlüğü ve akademik bağımsızlık konularını gündeme getiren çalışmalarıyla tanınmaktadır. Ülkesinde geçirdiği zorlu süreçler sonucunda, tamamıyla haksız yere gözaltına alındığı, daha sonra ise serbest bırakıldığı da biliniyor. Ancak bu süreç, onun zihnindeki akademik ve entelektüel araştırma arzusunu asla söndüremedi. Destekçileri, onun cesur girişimlerini ve akademik özgürlüğü için verdiği mücadeleyi sahipleniyor.
Prof. Dr. Mark Johnson’ın açlık grevi, Rümeysa Öztürk’ü desteklerken aslında daha geniş bir toplumsal mücadeleye dikkat çekmektedir. Hem Türkiye’de hem de dünya genelinde, akademik özgürlükler büyük tehditler altında. Ülkelerdeki baskıcı rejimler, akademisyenlerin düşünce özgürlüğünü kısıtlamakta, seslerini dindirmeye çalışmaktadır. Johnson, Rümeysa’nın yaşadığı sürecin yalnızca bireysel bir durum olmadığını, bunun ortak bir sorun olduğunu dile getirerek, bu açıdan birçok akademisyenin ve düşünürün duyarsız kalmasının kabul edilemez olduğunu vurgulamaktadır.
İnsanlık tarihi boyunca, birçok akademisyen ve düşünür açlık grevi gibi sıra dışı eylemlerle sorunlarına dikkat çekmeyi başarmıştır. Bu tür eylemler, toplumsal farkındalığı artırmanın yanı sıra, uluslararası arenada yankı uyandırarak baskıcı rejimlerin kınanmasını sağlamaktadır. Johnson’ın başlattığı bu eylemin, diğer akademisyenlerin de dikkatini çekmesi ve benzer eylemlere ilham vermesi bekleniyor. Konuyla ilgili sosyal medya platformlarında paylaşılan mesajlar, birçok kişinin bu duruma kayıtsız kalmadığını ve özgürlük mücadelesine destek vermek için harekete geçmeye hazır olduğunu gösteriyor.
Rümeysa Öztürk için başlatılan bu açlık grevi, sadece bireysel bir destek eylemi olmanın ötesinde, toplumsal bir hareketin başlangıcı olabilir. Eğitimde ve akademik hayatta yaşanan özgürlük mücadelesinin ifade bulduğu anlardan biri olarak kayıtlara geçmektedir. Prof. Johnson, durumu global perspektiften değerlendirerek, bu mücadelelerin sadece bir bölgeye değil, tüm dünya üzerindeki benzer durumlara işaret ettiğini savunmaktadır. Ülkelerin iç dinamiklerinin ötesine geçen bu tür direnişler, uluslararası dayanışmanın ve insan hakları mücadelesinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Çok sayıda akademisyen ve öğrenci, Rümeysa Öztürk’ü desteklemek amacıyla etkinlikler düzenlemekte, sosyal medya üzerinden duruma dikkat çekmektedir. Özellikle Twitter, bu konunun gündeme alınması için etkili bir platform olarak kullanılmakta. Prof. Johnson’ın başlattığı açlık grevi ile birlikte, akademik özgürlük sorunlarıyla ilgili birçok tartışmanın da gündeme gelmesi beklenmektedir. Sonuç olarak, Rümeysa Öztürk için yapılan bu destek çağrısı, geniş bir toplumsal hareketin ve özgürlük mücadelesinin parçası olarak değerlendirilmektedir.
Yapılan eylemlerin Türkiye sınırlarını aşarak dünya genelinde yankı bulması, akademik özgürlüğün savunulması yönünde yeni yollar açabilir. Rümeysa’nın sesi, sadece kendi mücadelesi ile sınırlı kalmayacak, aynı zamanda sesini duyuramayan birçok kişiye ilham kaynağı olacak.”